Sayın Başkan,
Değerli Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, Sevgili vatandaşlarım,

DİTİB’in “Sorun Algısından Şans Algısına; Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri” konulu projesi kapsamında düzenlenen bu seminer vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi Almanya genelinde olduğu kadar, Hamburg bölgesinde de çeşitli nedenlerle Türk çocukları ailelerinden alınarak bakıcı/koruyucu ailelere verilmekte ya da çocuk yurtlarında koruma altına alınmaktadır.

Yurtdışında yaşayan Türkiye kökenliler olarak geleceğimizi emanet edeceğimiz nesillere dilimizi, inancımızı ve her türlü kültürel mirasımızı aktarmak için çaba sarf ediyoruz. Yeni yetişen kuşaklarımızın zaman içerisinde kendi kültürleriyle mevcut bağlarının güçlenmesini istiyoruz.

Bu nedenle DİTİB’in, Gençlik Dairelerinden uzmanların da katılımıyla Almanya Türk toplumunu bilgilendirmeye yönelik bu çalışmasını son derece yararlı buluyorum. Gençlik Daireleri ve hizmetleri, çocukların ailelerinde alınma süreci ve bakıcı/koruyucu aile olma koşulları hakkında konunun uzmanlarından bilgi almak hepimiz için bir fırsattır. Aynı konuda iki hafta önce Umut Yıldızı Derneğiyle birlikte Hamburg ve Kiel’de benzeri toplantıları yapmıştık.

Ben konuyu üç aşamalı görüyorum. İlk ve belki de en önemli aşama, Gençlik Dairelerinin müdahalesine yol açan aile içerisindeki sorunlara sebebiyet verilmemesi ve ihmallerin ortadan kaldırılmasıdır. Bu tabiatıyla uzun vadeli ve zor bir süreçtir. Sağlıklı ve sağlam bir aile yapısı için ileride anne-baba olacak çocuklarımızın eğitimi birinci önceliğimiz olmalıdır. Türk toplumu olarak zor zamanlarda birbirimize destek olmamız, geleneksel dostluk ve dayanışma anlayışımızı sergilememiz de bu aşamada önemlidir. Özellikle genç ve erken yaşta çocuk sahibi olan çiftlerin çocuk bakımı konusunda yardıma ihtiyaç duyabildiklerini görüyoruz.

Doğru ve haklı gerekçelerle yapılmadığı takdirde aile ve çocukta travmaya yol açabilen çocuğun aileden alınması konunun bir sonraki aşamasıdır. Bu aşamada sorun kamuoyunda ve medyada gündeme gelmektedir. Başkonsolosluk olarak bu durumla karşı karşıya kalan ailelere mümkün olan azami desteği vermeye hazırız. Bu desteğin içerisinde aile ve çocuklarımızın mağduriyetlerinin önlenmesi için hukuki alanda danışmanlık hizmeti verilmesinden, Gençlik Daireleriyle temas edilerek sorunların açıklığa kavuşturulmasına dek bir çok unsur bulunmaktadır. Daha geçtiğimiz hafta, haberdar olduğumuz böyle bir vakada olumlu sonuç aldık.

Üçüncü konu ise Almanya Türk toplumu içerisinde bakıcı/koruyucu aile sayısının artırılmasına duyulan ihtiyaçtır. Esasen, Hamburg ve Schleswig Holstein’da çok sayıda Türk kökenli bakıcı aileye ihtiyaç bulunduğu hususu, yaptığımız toplantılarda bizzat Alman yetkililerce ifade edilmiş ve uygun şartları taşıyan aday Türk ailelerin başvurularından memnuniyet duyacakları dile getirilmiştir.

Bakıcı/koruyu aile olmak isteyenleri teşvik ettiğimizi; Başkonsolosluğumuz Hukuk Danışmanı aracılığıyla aday koruyucu ailelere bilgilendirme ve Alman kurumlarına başvurma hususlarında yardımda bulunabileceğimizi bilginize sunmak isterim. Uzmanlarımız da bu hususta bugün bize ayrıntılı bilgi sunacaklar.

Evindeki yaşam alanı ve maddi durumu el veren tüm ailelerimizi bu konuda sorumluluk almaya davet ediyorum. Suçlamak, eleştirmek, üzüntü beyan etmek kolaydır. Kolaycı olmayalım ve bu soruna Alman makamlarıyla işbirliği içerisinde pozitif bir bakışla yaklaşalım.

Böylesine önemli bir konuya göstermiş olduğunuz duyarlılık ve vakit ayırarak bu seminere katılmanız dolayısıyla hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım.